KalDer Türkiye Kalite Derneği Bursa Şubesi
E-Bülten

Toplam Kalite Bir Yaşam Biçimidir

2024
Sayı:263

Erhan Ağbaba

Aile ve Evlilik Danışmanı

KalDer Bursa Şubesi

Eğitimde Kalite Uzmanlık Grubu Üyesi

 

Kardeş Rekabetine Yönelik Anne Baba Tutumlarının

İlişki ve Evlilikle Ne Alakası Var?

 

Çocuk sahibi olmak her ailenin en temel arzularından biridir. Bu nedenle ilk çocuk eve büyük bir heyecan getirir. Aynı heyecanı ikinci, üçüncü kez ya da daha fazla yaşamak isteyen ailelerin kafalarını kurcalayan ilk şeylerden biri kardeşler arasındaki rekabettir.

 

Birçok anne baba kendi kardeş ilişkileri üzerinden çocuklarının ilişkileri üzerine fazlaca kafa yorar. Örneğin kendi kardeş ilişkileri kötü olan bir baba, çocuklarının arasındaki ilişki iyi olsun diye çocuklarının ilişkilerinin doğasını düşünmeden gelişigüzel müdahalelerde bulunabilir. Bu durum ilişkiye kalite getirmeyeceği gibi kopuşun da habercisidir.

 

Buradan hareketle kardeşler arasındaki mücadeleyi iyi anlamamız gerekir. Mücadele gereklidir fakat mücadele esnasında yaşanabilecek olası çatışmalar ve şiddet kontrol altında tutulmalıdır.

 

Kardeş rekabeti birden fazla çocuğun olduğu her yerde vardır. Bu rekabetin dozajı aileden aileye değişir. Rekabet aslında o kadar doğaldır ki bu dünyada en değer verdiği, en sevdiği ve en muhtaç olduğu anne ve babayı paylaşmak takdir edersiniz ki o kadar da kolay değildir. Sonuçta rekabet edilen şey o kadar değerli ki bazen bu değerli şeyi kazanmak için dozaj artabilir. Ve bu artış kontrol dışında gelişebilir.

 

 

Peki, bu rekabet sağlıksız aile ilişkilerinin habercisi midir?

Tabi ki hayır! Bu onların gelişimi için gereklidir. Aileyi dışarıdaki sosyal hayat için staj yapılan bir şirket gibi düşünün. Çocuk birlikte yaşamayı, istediğini doğru yollarla almayı, mücadele etmeyi, paylaşmayı, kazanmayı kaybetmeyi evdeki bu ilişki ağında öğrenir ve büyüdükçe sosyal hayatına taşır.

 

Peki, bu rekabeti önlemek gerekir mi?

Asla! Bu rekabet yukarıda bahsettiğimiz gibi çocukların gelişimi için önemlidir. Fakat rekabeti kontrol altında tutmak gerekir. Buradaki temel ölçü çocuklarınıza “eşit değil adil davranın!”.

 

Eşit değil adil davranmak ne demek?

Kardeş ilişkilerinde ihtiyaç ve gereksinimler çocukların yaşlarına, çocuk sayısına, çocuklarla geçirilen zamana,çocukların cinsiyetine, yaşanan duruma göre değişebilir. Hal böyle olunca tüm bu değişkenleri dikkate almadan her şeyi ortadan ikiye bölmek yani eşit davranmak doğru olmayabilir.

 

Bu nedenle yukarıdaki değişkenleri dikkate alarak hak ve ihtiyaç temelli düşünerek adaleti sağlamak gerekir. Bu durumu bir örnekle açıklarsak; sevgi ihtiyacı tüm çocukların ortak ihtiyacıdır. Anne babalar çocuklarına sevgilerini farklı yollarla gösterirler. Bu noktada aynı sevgiyi iki çocuğumuz için aynı şekilde göstermemize rağmen yani eşit davranmamıza rağmen çocuklarımızdan biri bundan memnun olmayabilir. Bu durumun oluşması bizi şaşırtabilir. Burada adil davranmak, öncelikle çocuklarınızın sevgi dilini bilmektir. Bir çocuğunuz dokunsaldır ve sarıp sarmalanarak sevildiğini hissederken diğer çocuğunuz ise daha çok doğru sözel ifadelerle sevildiğini hissedebilir. Bu örnekte adaleti sağlamak; ihtiyacı, her bir çocuk için doğru yollarla sağlamaktır.

 

Adil davranmanın diğer bir ölçütü ise her bir çocuğa birer birey olarak davranmaktır. Kardeş olsalar da iki çocuk birbirinin tıpatıp aynısı değildir.  Hal öyle olunca her şeyi bireyselleştirmek gerekir. Her biri için bireyselleştirilmiş sevgi, disiplin, eleştiri ve övgü yaklaşımına gereksinim vardır. Aynı yukarıdaki örnekte olduğu gibi…

 

Çocuklarınızın birbirlerinden farklılıklarını çocuklarınıza hissettirmeniz gerekir. Bunu yaparken de karşılaştırma ve değerlendirme yapmaksızın doğru yollarla hissettirdiğinizde hem çocuklar birbirinden farklı bireyler olduğunu anlayacaklar hem de çocuklarınızın farklı yaklaşımınızın onların farklı bireyler olduğundan kaynaklandığını anlamalarını kolaylaştıracaktır.

 

                                 

 

Bazı durumlar vardı ki bunlar her çocuğun ihtiyacıdır. Bu ihtiyaçlar doğru zamanda ve doğru miktarda karşılandığında kardeşler arasında rekabet zaten doğru dozajda kalacaktır. Kardeşler arasında kıskançlık olmasın diye sürü halinde faaliyetlerin doğru olduğuna inanırız. Oysaki bu durum birlikte yaşamayı öğrenmek, aile olmak, paylaşmak gibi temel ihtiyaçlar için yeterli değildir. İhtiyaçlar farklı iken bir arada olmaya zorlamak çatışmaları doğuracaktır.

 

Bunun için her çocuğunuz için ayrı zaman ayırın. Sadece ona özel, onu dinleyebileceğiniz, sadece onu dikkate alabileceğiniz bir zaman dilimi… Bu sayede hem çocuğunuzun gelişimini yakından takip edebilme fırsatı yakalarken hem de temel ihtiyaçlarını anlama şansını bulacaksınız. İhtiyaçları anne ve babası tarafından doğru zamanda, doğru mekânda ve doğru yollarla karşılanmış çocuk kardeşi ile rekabette her zaman doğru dozajda kalır. Çünkü istediğini aldığından zarar verici bir mücadeleye ihtiyacı olmaz. Sonraki süreçte birlikte harekete dönük faaliyetler aile içi ilişkilere kalite kazandırması açısından daha yerinde olur.

 

Ne kadar sevdiğimiz insanlarla bir arada olmak istesek de, birlikte yaşamak farklı bir durumdur. Birlikte yaşamanın getirdiği geçinme ve paylaşma gibi olası çatışmaları kutsallaştırmamak lazım. Yani kardeşler arasında geçekleşen her çatışma kardeş kıskançlığının ürünü değildir. Yaşanan bu durum eşler arasında da olabilir. Örneğin, sabah biri okula diğeri antrenmana geç kalmış iki kardeşin banyoyu kullanmak için çatışmayı girmesi salt kardeş kıskançlığı değildir. Ama birçok anne baba böyle durumları kardeş kıskançlığı olarak niteleyebiliyor. Doğal olarak bazen anne babalar kardeş kıskançlığını kendi elleri ile yaratabilir ve adını koyabilir. Ve çocuklar da anne ve babasının çizdiği bu rolü oynayabilir.

 

Her şey paylaşılmaz! Ve kardeş rekabetinin olmaması demek her şeyi paylaşmak demek değildir. Bu nedenle anne babalar paylaşılması gereken şeylerle paylaşılması gerekmeyen şeyleri ayırt etmelidir. Örneğin eve alınan bilgisayar ortak kullanılabilir yani paylaşılabilir ama kardeşlerden birine ait olan MP3 çalar paylaşılmayabilir.  Alınabilir ve ulaşılabilir şeylerin kişiye ait olması aidiyet duygusunu geliştirir.

 

Sonuç olarak, çocuklarınızın potansiyellerinin ve gelişim hızlarının farkında olarak yaşına ve özelliklerine göre temel ihtiyaçları olan takdir ve onay ihtiyacı, sevgi ihtiyacı, değerli olma hissiyatı gibi ihtiyaçlarını düzenli olarak karşılamalısınız.  Ama şunu unutmayın ki ne kadar eşit ve adil olursanız olun bu ihtiyaçlardan doğan kardeşler arasında rekabeti tamamen bitirmeniz mümkün değildir.  Sağlıklı ve doğru olan doğru dozajda tutmaktır.

 

Şimdi gelelim bu rekabetin ilişki ve evlilik hayatıyla alakasını kurmaya…

Aile ve aile içi ilişki ağı, bizim hayata ilişkin dayanak noktaları oluşturmamızı sağlar. Bu noktada aile kurumunun içinde maruz kaldığımız anne rolleri, baba rolleri, roller arası iletişim alışkanlıkları, kardeş ilişkileri kısacası aile içinde gelişen her olay bizim gelecekte olası bir ilişkide nasıl birisi olacağımızın temelini oluşturur. Gelecekte olası partner yada eş imajını, farkında olarak yada olmayarak büyük oranda aile içinde geliştiririz. Bu imaj ilişki ile birlikte ilişkinin şekline, partnere, olası çatışmalara göre yeniden şekillenebilir veya başka bir forma dönüşebilir. Ama ne olursa olsun ana çerçeve çok da değişmez.

 

Özetle:

·        Çocuklarınızın gelecekte haksız olmayı kabul eden, özür dilemeyi bilen bir kadın veya bir erkek olmasını istiyorsanız kardeşler arası rekabete izin verin. Kardeş ilişkisi arkadaşlık ilişkisi gibi değildir. Biyolojik bir bağ vardır. Bu ilişki bir lastiğin iki ucuna bağlanmış demir misketlere benzer. Ne kadar esnerse esnesin kardeşlik bağı devam eder tabi bir güç bunu koparmazsa. Bu esneklik rekabette devamlılığı sağlar. Bu devamlılıkta haklı-haksız olmak, yenmek-yenilmek gibi durumların her birinin çokça deneyimlemesine olanak sağlar. Deneyimlenen bu yaşantılar; yenilmek, özür dilemek, haksız olmak gibi kabullenilmesi güç olan durumlara bağışıklık kazanmamızı sağlar ve normalleştirir.

·         Çocuğunuzun gelecekte doğru tartışmayı, çatışmayı ve mücadele etmeyi bilen bir kadın ya da erkek olmasını istiyorsanız rekabete izin verin. Aile bu alışkanlıkların oluşması için en doğru yerdir. Çocuk bu rekabet esnasında doğru pozisyon almayı, doğru duygu dozajını ve doğru iletişim alt yapısını öğrenir. Evlilik sorunların en başında gelen bu durumun kökenlerini araştırdığımızda; aile içi yanlış ilişkilere ve yanlış anne baba tutumlarına ulaşıyoruz.

·         Bu rekabetin öğrettiği en önemli sonuçlardan biride doğru duygusal gelişimdir. Anne baba ilişkisi ile kardeş ilişkisi arasında büyük farklar vardır. Duygu çeşitliliği kardeş ilişkisinde daha fazladır. Bu bağlamda kardeş ilişkilerinde birçok duyguyu deneyimleme, yaşama, değerlendirme, mukayese etme ve ifade etme şansı yakalarız. Bu yaşantılar defalarca yaşandığı ve deneyimlendiği için kişinin olası durumlarda hangi duyguyu ne kadar yaşayacağı konusunda öngörü kazandırır. Öte yandan duyguları doğru ifade etme konusunda alışkanlıkların gelişmesine de olanak sağlar.

·        Bu rekabet ve rekabete yönelik doğru anne baba tutumları çocuklarınızın birlikte yaşayabilme becerilerini geliştirir. İlişki ve evlilik neresinden bakarsanız bakın birlikte yaşayabilme veya geçinebilme halidir. Bunun ilk formunu ailede yaşarız. Anne babanın çocuğuyla ilişkisi ve kardeşler arasındaki ilişkiye müdahale biçimi, kişinin bu noktadaki becerisinin ve alışkanlıklarının temelini oluşturur. Bu da gelecekte birlikte yaşayabilmeyi bilen ve paylaşıma açık bireylerin gelişmesine olanak sağlar.

·        Sevgi ihtiyacı tüm çocukların ortak ihtiyacıdır. Fakat bu ihtiyacın giderilme biçimi bireysel farklılıklar gösterir. Yani herkesin sevgi dili başkadır. Anne babalar çocuklarını tanıyarak ve farklılıklarını dikkate alarak bu ihtiyacı gidermelidirler. Bu, hem çocuğun duygusal açıdan sağlıklı olarak gelişmesine hem de çocuğun sevgi dili konusunda alternatifler öğrenmesine olanak sağlar. İlişki veya evliliğin kalitesini önemli ölçüde artıran bu davranış kalıbının temeli ailede oluşur.

Geri