KalDer Türkiye Kalite Derneği Bursa Şubesi
E-Bülten

Toplam Kalite Bir Yaşam Biçimidir

2024
Sayı:262

Erhan Ağbaba

Aile ve Evlilik Danışmanı

KalDer Bursa Şubesi

Eğitimde Kalite Uzmanlık Grubu Üyesi

 

Son Dönemlerin En Popüler Boşanma Gerekçesi:

Evlilik Yorgunluğu

 

Son yıllarda boşanma oranlarının artması, dikkatleri boşanma nedenlerine yönelik araştırmalara yöneltmiştir. Boşanma nedenleri kendi içinde çeşitlilik arz etse de son on yılda duyduğumuz çok ilginç bir neden var!

Evlilik yorgunluğu…

 

 

Evlilik yorgunluğu nedir?

Evlilik yorgunluğu, evlilik sürecinde eşler arasında oluşan yabancılaşma ve kopma sonucu ortaya çıkan fiziksel, duygusal ve zihinsel bir yorgunluk, bıkkınlık ve tükenmişlik halidir.

 

Evlilik yorgunluğu ve şiddetli geçimsizlik aynı şey mi?

Özellikle yetmişli yıllardan sonra çokça duymaya başladığımız şiddetli geçimsizlikle evlilik yorgunluğu aynı şey değildir. Şiddetli geçimsizlik fiziksel ve duygusal şiddeti içinde barındıran ve çoğunlukla eşler arasında süreğen ve görünür çatışmaların yaşandığı durumdur. Evlilik yorgunluğu ise yıllar süren, daha pasif ve örtük çatışmaları içeren bir bıkkınlık ve çaresizlik halidir. Yolunda giden bir ilişkide görünürde hiçbir neden yokken bir tarafın diğer tarafa heyecanını kaybetmesi sonucu bile oluşabilir. Evlilik yorgunluğunda bir boşluk hissi vardır ve bunu sadece ilişkiyi yaşayanlar gözleyebilir. Doğal olarak olası bir boşanma durumunu çoğu zaman yakın çevre anlamlandırmayabilir.

 

Evlilik yorgunluğu her zaman boşanma ile sonuçlanır mı?

Evlilik yorgunluğu her zaman boşanma ile sonuçlanmaz. Özellikle Türkiye’de bu yorgunluğu mezara kadar götüren onlarca çift söz konusu. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleriyle çok ilişkili olan bu durum aynı ülkenin şehirlerine göre de farklılık arz eder. Kadının haklarına erişimi, ataerkil toplumun evlilik algısı gibi durumlar nedeniyle geçerli bir neden olsa bile boşanmanın zor olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Doğal olarak evlilik yorgunluğunun boşanma için geçerli bir neden olarak sunulması ülkemizde hala yaygın bir durum değildir.

 

 

Evlilik yorgunluğunun nedenleri nelerdir?

1. Aşktan alışkanlığa: Bir ilişki başlarken sevgilinizi biraz daha fazla görebilmek için vedalaşmaları uzattığınız ve gece bir telefon görüşmesinde otuz saniye daha fazla sesini duyabilmek için uykuya direndiğiniz zamanlarınızı hatırlayın… Bunu harekete geçiren şey aşk ve ilişkinin yarattığı heyecandı… İlişki böyle başladıktan sonra bu istek ve arzu zamanla azalarak mantıklı ve sağlıklı bir dengeye oturur. Fakat çoğu ilişkide bu azalma durmaz ve sürekli devam eder. Ve ilk duyduğunuz cümle “bana yeterli zamanı yaratmıyorsun ya da eskisi gibi beni arzulamıyorsun” olacaktır. Bu azalma yıllar almakta ve öyle bir noktaya gelir ki ortada fiilen süren bir ilişki varken derinliği kaybolmuştur.

 

2. Ortak zamanların, ortak değerlerin ve ortak aktivitelerin azalması: Evliliğin başlarında eşler hayatlarını birlikte organize ederler. Çıkılan yemekler, arkadaş toplantıları, kamplar, tatiller… Evlilik süreci devam ettikçe aktivitelerde bir ayrışma ve ortak zaman kullanımında azalmalar meydana gelmektedir. Ortak sosyal çevre giderek ayrışır. Ve bazen öyle bir noktaya gelir ki eşler birbirinin arkadaşlarını tanımayacak kadar yabancılaşır. Ortak zamanın azalması öte yandan eşlerin birbirlerine olan güvenini zedeler ve şüphecilik başlar. Çoğunlukla danışıklı dövüş durumunda olan bu azalma yıllarca bu şekilde devam edebilir. Fakat sosyal hayatında yalnızlaşmaya başlayan ilk eş durumun farkına vardığında ve durumu görünür hale getirdiğinde aksiyon başlar. Bu yabancılaşma türü evlilik yorgunluğunun en önemli nedenidir.

 

3. Çocuk sahibi olmak: Evlilikte eşlerin birbirine ayırdığı zamanın azalması çocuklardan da kaynaklanabilir. Çocuk doğduktan sonraki ilk iki yıl, anne sorumluluklarını ciddi oranda artırır. Bir de bu duruma iş hayatını eklersek ister istemez ortak zaman azalmaktadır. Bu uzaklaşma hamilelik süreci, doğum süreçleri ve bebeklik dönemi için gayet doğal fakat belirli bir zaman dilimi için… Buraya kadar sorun yok, fakat belirli bir zaman dilimi için olması gereken bu uzaklaşma çoğunlukla hayat alışkanlığına dönüşür ve süreğen hale gelir. İşte bu durumda evlilik yorgunluğu kendini gösterir. Toplumumuzda çocuk sahibi olan anne çocuk sorumluluğu nedeniyle sosyal bir çekilme yaşar. Evinde zaman geçirir ya da çocuğu ile birlikte sosyalleşeceği alanlara yönelir. Bu süreçte erkeklerin çoğu için kişisel sosyal yaşam devam eder. Ortak zaman azalır, ayrışmış bir hayat alışkanlığının temeli oluşur ve yabancılaşma başlar…

 

4. İş hayatı: Evlilik kadar iş kariyeri de bizim için önemlidir. Özellikle 25 ile 40 yaş arasında iş hayatında belli noktalara gelebilmek için ciddi oranda zaman ve fedakârlıklar yaparız. Ve çoğunlukla da bu zamanı en sevdiklerimizden çalarız. Çünkü onlar bizimdir, garantidir, süreğendir. Kaybetme korkumuzda işler yolundayken çoğunlukla da olmaz. İşte bu süreç zamana yayıldığında sevdiklerimizden ne kadar uzaklaştığımızın farkına varırız ama çok geçtir artık. Çocuklarımız büyür, eşimiz yaşlanır. Kendimize geldiğimizde bizden uzaklaşmış bir eş, büyümüş ve evden ayrılma zamanı gelmiş çocuklar görürüz.

 

5. Süreç körlüğü: Evlilik ilişkisinde çiftler birbiri ile sürekli aynı evi ve aynı hayatı paylaşmaktalar. Bu süreğen hal gün içinde eşlerin birbirlerine olan farkındalıklarını azaltır. Azar azar başlayan bu körleşme hali yıllar sürer. Eşler birbirlerinin bedensel deformasyonlarını ve ruhsal değişimlerini göremez hale gelirler. İşte buna süreç körlüğü diyoruz. Yani aynı mekânı ve aynı zamanı paylaşmak ama birbirine kör olmak…

 

6. Unutmuş gibi yapmak: Çiftler ilişki sürecinde çeşitli problemler yaşarlar. Ve çoğunlukla süreğen hayatımızın devamı için çözmek yerine unutmayı yada çözmüş gibi yapmayı tercih ederiz. Evliliğin başında ilişkimizi boş bir kovaya, unutmuş gibi yaptıklarımızı da mercimek tanesi büyüklüğünde bir taşa benzetirsek yıllar içinde o küçük sorunlar koca bir kovayı doldurur hale gelir. Tamamı dolu kovası olan bir kişi “ben boşanmak istiyorum dediğinde”, “neden” sorusuna cevap bulamaz. Çünkü bir kısmı bilinçaltına itilmiş, bir kısmı hatırda olan onlarca neden vardır ve hepsini tek bir cümle ile anlatmak çok zordur. Bu nedenle özetle “yoruldum” der…

 

7. Ben, sen ve biz: Evliliğin “ben, sen ve bizden” oluşan üçlü bir alt yapısı vardır. Evlilik süresince kişi “ben’i” korumalıdır. Ama çoğu zaman evliliğin dengesini koruyabilmek veya devamını sağlayabilmek için kendimizden tavizler veririz. “Biz” olurken “ben’i” kaybediyoruz. Ve bazen öyle bir noktaya gelir ki ilişki “ben” kaybolur, kişi “seni” ya da “bizi” yaşamaya başlar. Kendine yönelik bu yabancılaşma halini fark eden kişi nedenlerini araştırmaya başlar. Nedenini fark ettiğinde yabancılaşma süreci, evliliği içinde başlar.

 

Evlilik yorgunluğunu önlemek için neler yapılmalı?

- Birbirinize doğru, mantıklı ve sağlıklı zamanlar yaratın.

- Birbirinizin ilgilerine hitap eden ortak aktiviteler seçin.

- Özel sosyal çevrenize ortak sosyal çevre ekleyin.

- Çocuk sahibi olmanın zamanını birlikte planlayın.

- Çocuk sorumluluğunu paylaşın.

- “Ben’i” kaybetmeyin.

- Problemleri unutmuş gibi yapmayın doğru zamanda ve doğru yerde çözün.

- Birbirinizi, birbirinizde olan değişimleri fark edin.

- Ortak yaşam duygusu üzerinden evliliğinizi temellendirin.

- Evliliğinizdeki heyecanı canlı tutacak aktivitelere açık olun.

- Evliliğinizdeki sıradanlığı bozun.

Geri