KalDer Türkiye Kalite Derneği Bursa Şubesi
E-Bülten

Toplam Kalite Bir Yaşam Biçimidir

2024
Sayı:262

Erdal Elbay

KalDer Bursa Şubesi

Yönetim Kurulu Başkanı

Bir yılı geride bırakırken ‘hatırlamak’

Bir yıl daha bitti, takvimler yenilendi. Yaşam dediğimiz döngü 365 gün boyunca bize her gün farklı hisler, sevinçler, hüzünler, heyecanlar, hayal kırıklıkları, umutlar yaşattı. 2014’teki anılarımız hafızalarımızdaki köşelerine çekildi.  

Ve her yıl takvimler değiştiğinde olduğu gibi 2015’e girdiğimizde biz, yaşadıklarımızla bir yaş daha büyümüş, hayata tutunmayı biraz daha öğrenmiş olduk. Kimimiz işlerimizde hedeflere ulaşırken kimimiz tersine başarıyı bir yıl daha öteledik.

Yeni bir yılın başlamasını her zaman sevinçle karşılarız değil mi? Oysa ki bir önceki yılı hemen unutmayıp kendimizce bir muhakemesini yapmak, ‘hatırlamak’ gerekir. İşimizde, ailemizde, arkadaşlarımız arasında nasıl biri olduk? Nelere zaman ve enerjimizi harcadık, bir yıl tamamlandığında bize kalan nelerdi? Yaşadığımız toplum için bir şeyler yapmış mıydık?

“Yazar Franz Kafka, 1923’te her akşamüstü gezinti yaptığı parkta bir gün oyuncak bebeğini kaybettiği için ağlayan küçük bir kız görmüş ve onu teselli etmek için bebeğinin seyahate çıktığını söylemiş. Buna pek inanmayan kız, “Sen nereden biliyorsun?” diye sormuş. “Çünkü ara sıra bana mektup yazıyor da ondan” diye cevap vermiş yazar.

O dönem hastalıkla mücadele eden Kafka eve koşup bir mektup yazmaya başlamış. Meğer bebek sıradanlıktan, hep aynı insanlarla yaşamaktan bıkmış, artık dünyayı gezmek, yeni arkadaşlar edinmek istiyormuş. Bir gün dönecekmiş, o zamana kadar da çok sevdiği küçük kıza her gün bir mektup yazıp hayatında olup bitenleri anlatacakmış. Yazar her gün parka gelir, kendi yazdığı bir mektubu getirir ve bunu kaybolan bebeğin gönderdiğini söyler. Yazar küçük kızı üzüntüden kurtarırken, kendisi de hayata yeniden sarılır ve ‘Kafka'nın Bebeği’ adlı eserini ölmeden edebiyat dünyasına kazandırır.

Dünya çapında üne sahip, edebiyat otoritelerince büyük saygı duyulan bir yazarı, ağır hastalığıyla mücadele ederken küçük bir kızı mutlu etmeye iten, ölmeden önce bile yazma gücünü kendinde bulduğu bu duygu bizde var mıydı acaba?

Var olduğunu düşünüyorum, hatta daha fazla olması gerektiğini. Tarihsel olayları sık sık okuyup izlerken, her an yaşanabilecek krizler, kaybedişlerle içimizdeki umut ve insana değer verme duyguları bizi daha çok sarmış olmalı. Bizler içinde bulunduğumuz yaşam ve rekabet koşullarında daha çok çalışıyoruz, daha çok tüketiyoruz, zamanla yarışıyoruz, büyük kalabalıklar içerisinde var olmaya çalışıyoruz ama her zaman geçmişten ders alarak geleceğe doğru yürümeliyiz.

İş dünyamız 2014 yılında dünyadaki rekabet koşulları ve krizlerden, ülkemizin siyasi ortamındaki değişkenlerden, ardı ardına gelen seçimlerden etkilenmemeye çalışırken ekonomik ilerleme için çaba içerisindeydi. 2014’te yaşantımızda acılarımız da çoktu. Soma’da maden kazasında 301 işçi hayatını kaybetti, üç gün ulusal yas ilan edildi. Yılın son döneminde Ermenek’te 18 işçi madende mahsur kalarak hayatını kaybetti. Güzel haberler de aldık. 5. uydumuz fırlatıldı. Kış Uykusu filmi Cannes’da ödül aldı. Voleybolda kadın sporcularımız Avrupa şampiyonluğu elde etti…

2014 yılına dönüp bakın. İş ve özel yaşamda çevrenize, topluma, ülkenize nasıl katkı sağladınız, ne kadar çaba gösterdiniz? Yaşamın size sunduklarına karşılık siz neler yaptınız? Eğer aklınıza pek bir şey gelmiyorsa, işte 2015 sizin için gerçekten yeni bir yıl.

Yeni bir yıla girerken benim en büyük dileğim bir önceki yılın hatalarının tekrarlanmaması. İş kazaları ve iş güvenliği konusunda gereken önlemlerin alınması ve toplumun bilinçlendirilmesi. Eğitimde atılımlar yapılarak çocuklara iyi bir gelecek sunulması. Küresel ısınma karşısında çevre faaliyetlerinin artması. İş dünyası için girişim ve yatırım fırsatlarının daha iyi koşullara ulaşması.

Ve şairin dediği gibi “Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin…”

2015’in bizlere barış, huzur, mutluluk dolu günler armağan etmesi dileğiyle…

Geri