KalDer Türkiye Kalite Derneği Bursa Şubesi
E-Bülten

Toplam Kalite Bir Yaşam Biçimidir

2024
Sayı:262

Dr. Bülend Özbilgin

Aile Hekimi

KalDer Bursa Şubesi Sağlıkta Kalite Uzmanlık Grubu Lideri

Güneşten Korunma

 

Güneş ışığı yani ultraviyole (UV) radyasyona maruziyetin deride kızarıklık,  güneş yanığı, ciltte yaşlanma, renk değişikliği (hiperpigmentasyon), bazı cilt hastalıklarının tetiklenmesi ve immün sistem üzerine olumsuz etkisi vardır. Ancak en önemli ve korkutucu etkisi elbette deri kanseri gelişiminde başlıca rolü oynamasıdır.

 

Melanoma olgularının %65-90’ının, melanoma dışı deri kanserlerinin ise %90’ının UV radyasyona maruziyet nedeniyle ortaya çıktığı bulunmuştur. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2007 yılı verilerine göre her yıl 132.000 kişi en ölümcül deri kanseri olan melanoma, 2-3 milyon kişi ise melanoma dışı deri kanseri tanısı almaktadır. Ayrıca deri kanseri sıklığı her yıl %3 oranında artmaya devam etmektedir. Dolayısıyla güneş ışığı, son 50 yıl içinde deri üzerindeki olumsuz ve korkutucu etkilerinin ortaya çıkmasıyla giderek kaçınılması gereken bir güç haline gelmiştir. Ancak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görsel ve yazılı medyada güneşlenme ile solaryum gibi aktivitelerin özendirilmesi, bronzlaşmanın popülaritesinin artması ve insanların tatillerini güneşli bölgelerde geçirmeyi tercih etmeleri UV radyasyona maruziyetin gün geçtikçe artmasına neden olmaktadır.

 

Tüm bu veriler, güneş ışığının taşıdığı riskler konusunda toplumu bilinçlendirmenin, bireylerin uygun ve etkili güneşten korunma davranışları geliştirmesini sağlamanın önemini de arttırmıştır.

 

Dünyada yaşamın devam etmesi için gerekli olan güneşin ısı verme, D vitamini sentezi gibi faydalı etkilerinden yararlanırken  yan etkilerine  maruz kalmadan güneş ışığından yaralanabilmek en doğru yöntemdir.

 

 

UVB, UV ışınlarının %1-10’unu oluşturur ve güneş yanığından asıl sorumlu olan bandtır. Güçlü karsinojenik ve erken deri yaşlanmasına neden olan etkileri bulunur. Uzun süreli bronzluktan sorumludur.

 

UVA ise UV ışınlarının %90-99’unu oluşturur. Güneş yanığı oluşturma potansiyali UVB’den 600-1000 kat daha azdır. Karsinojenik etkisi hafif-orta şiddettedir. Ancak derinin daha derin katlarına geçebildiğinden kollajen-elastin liflerde daha çok yıkım ile erken deri yaşlanmasında etkili olur.

Açık deri tipi, güneşte kalınan sürenin artması ya da kısa süreli ama yineleyen tarzda güneşe maruziyet önemli risk faktörleridir. Giyinmek güneşten korunma da kolay ve güzel bir önlemdir. Ancak UV’nin %20-30’u giysilerden de geçebilmektedir.

 

Bir güneş koruyucunun etkinliği ürünün SPF değerine dayanır. SPF; güneş koruyucu ile korunan derinin, korunmayan deriye oranıdır. Başka bir deyişle, kişide güneşe maruziyet sonrası kızarıklık oluşma süresini kaç kat uzattığını ifade eder. Örneğin, güneş koruyucu kullanmadan güneşe maruz kaldığında 10 dakika içinde kızarıklık gelişen kişide SPF 15 değerinde ürün kullanıldığında bu süre 150 dakikaya uzamaktadır.

 

Bir güneş koruyucu ürünün SPF değeri ne kadar yüksekse güneş koruyucu özelliği o kadar yüksektir görüşü UVA koruması göz önüne alındığında oldukça yanıltıcıdır çünkü bu değer sadece UVB korunması değerini göstermektedir. SPF 15 olan bir ürün %93 koruma sağlarken, SPF 30 %96.7, SPF 40 %97.5 koruma sağlar. Bu nedenle FDA, güneş koruyucuları şu şekilde kategorize etmektedir: Minimal koruma: SPF 2-12 , orta koruma: SPF 12-30, yüksek koruma: SPF 30 ve üstü

 

Amerikan Dermatoloji Akademisi ve Deri Kanseri Vakfı  ‘Hiç bir şekilde sağlıklı bronzluk yoktur’ deyip UV hasarından korunmak için şu önerilerde bulunmaktadırlar:

 

- Güneş ışınlarının en şiddetli olduğu öğlen (11.00 ile 15.00) saatleri arasında güneşe çıkmamaya özen gösterilmelidir.

- Gölgede oturulmalıdır.

- Şemsiye, şapka tercih edilmeli ve açık renk-koruyucu giysiler ve gözlükler kullanılmalı

- Her gün en az 15 koruma faktörlü güneş koruyucu kullanılmalı.

- Güneş koruyucular, kişinin yaşına, cilt tipine, mevcut hastalıkları - kullandığı tedavilere ve mesleki özelliklerine göre seçilmelidir.

 

Tedavi amacı ile doktor tarafından verilen bazı ilaçlar (antibiyotikler, doğum kontrol hapları) ve hatta kozmetik ürünlerin bazıları da derinin güneş ışınlarına karşı duyarlılığını arttırmaktadır. Bu durumlarda da kişi doktorun kişiye özel önerileri doğrultusunda güneşten korunmalı, güneş koruyucular, güneşe çıkmadan 15-30 dakika önce tüm güneş gören bölgelere yeterli ve eşit miktarda sürülmeli , güneş koruyucular 2-3 saatte bir ya da aşırı yüzme ve terleme sonrası yenilenmeli insanlar arasındaki uzun süreli güneş banyolarına ve solaryumlara olan ilgi aşırı ortadan kaldırılmalı, eğitim arttırılmalı.

 

UV’nin zararlı etkilerinden sorumlu serbest radikallere karşı koruyucu antioksidanlar kullanılmalı. (Vitamin A, vitamin C, vitamin E, betakaroten, koenzim Q10, nikotinamid, yeşil çay, üzüm çekirdeği ekstresi, lipoik asit, melatonin, gingko biloba , limon ve lavanta yağı vb.)

 

İyi tatiller.

Geri